Bu hafta New York’ta 2009 2010 kış defileleri yapılıyor ve size ara ara New York Moda Haftası’ndan haberler veriyorum. Şimdiki defile haberimiz yine 2009 2010 kış koleksiyonlarından fakat mekan ise Türkiye. Dün akşam Tween 2009 2010 koleksiyonunu Esma Sultan Sarayı’nda çok güzel bir defile ile tanıttı. Saat 19:30 gibi güzel bir kokteyl’in ardından 20:30 gibi defile başladı. Defile sırasında erkek mankenlerin ardından bayan mankenlerin de podyuma çıkmasıyla biraz şaşırdım. Tween’in bir kadın koleksiyonu çıkaracağını duymamıştım. Kendimi biraz ayıpladım. Defilenin ardından ise bir parti düzenlendi. Öner Evez’in çarpıcı koreografisi ile sergilenen Tween Sonbahar Kış / 2009 2010 Erkek ve Kadın koleksiyonunun tanıtımı hem benim açımdan hemde davetliler açısından büyük beğeni topladı.

Gelelim defilenin detaylarına. Tween Kadın Sonbahar Kış 2009 2010 koleksiyonunu, başta Londra ve Milano’daki showroomlarda satılmak üzere sınırlı adetlerde tasarlanan, çok özel bir koleksiyon olarak hazırlanmış. İstanbul’da sadece 2 ya da 3 önemli lokasyonda Tween Kadın koleksiyonu moda severlerle paylaşmayı planlıyorlar.

Tween erkek koleksiyonuna göze çarpan detaylar,
Mikro ya da makro ekoselerin hâkim olduğu takım elbiseler, keçeleştirilmiş ya da yıkanmış yün ve deri kullanılarak hazırlanan modern formlu tek ceketler, yelekler ve dar paça pantolonlar koleksiyonun anahtar ürünleriydi. Düğme yerine kullanılan kalın metal fermuarlar ve deri aksesuarlar ise sezonun anahtar detayları arasındaydı. Sezon renk paleti gece renklerinden oluşuyordu. Paletin en önemli renkleri antrasit, siyah, bordo ve petrol mavisi.

Tween kadın koleksiyonunda göze çarpan detaylar ise şöyle,
Her kadın hayal ettiği kadar yalın; farklı ve iddialı görünmesine katkıda bulunabilecek;
vücut formunda; farklı deri yaka ile detaylandırılmış pamuk; yün; ipek karışımlı
seksi-maskülen tek ceketler ve pamuk strech kumaşlardan farklı yaka ve aksesuarlar ile
detaylandırılmış geniş model yelpazesine sahip modern ve dinamik Tween gömlekler
koleksiyonun her sezon vazgeçilmez ürünleri. Deri pantolon, deri etek ve farklı deri
ceketleri günün her saati için giyilebilir kılan Tween Kadın Sonbahar Kış 2009 2010
koleksiyonunun gece önerileri ise smokin ceketler ve tunik elbiselerden oluşuyor.

Diğer defile haberlerim Banana Republic ve Mango‘ yu görmeyenler için tekrar ekliyorum.

Elektrik Mavisi

fotoğraflar: style
Elektrik mavisi birkaç sezondur altın çağını yaşıyor. La Perla, Gucci, Moschino, John Galliano vb gibi ünlü markaların 2009 yaz defilelerinde yerini bulan modeller birbirinden farklı görünüyor. Takım elbise, tek omuz ve balon elbise, yüksek bel etek ve tulum gibi parçalar fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere bu yazın trend modelleri arasında yer alıyor.E

Romantik FırFırLar

firfirlar2

firfirlar1

firfirlar3

firfirlar4

Fırfırlı kıyafetler birkaç sezondur göz önündeydi. Şimdilerde ise fırfır detaylı olan gömlek, tunik, elbise, çanta, ayakkabı ve bluz gibi parçalar oldukça fazla tercih edilmeye başlandı. 2009 yaz sezonunda birçok markada bu tarz modelleri bulmanız mümkün. Fırfır bana çok hanım hanımcık geliyor diyenlerdenseniz bu sezon fırfır görmekten sıkılacaksınız benden söylemesi.

Pembe dükkan’a yeni ürünler ekledim. Bu linkten detaylara bakabilirsiniz.

penelope-cruz-mango1

Haber başlığı Mango’nun yeni yüzü olsaydı keşke. Markaların her sene farklı model kullanmalarının, izleyenler karşısında daha iyi bir etki bırakacağını düşünüyorum. Kıyafetler ne kadar farklı olursa olsun aynı yüzü görmek sıkıcı gelebiliyor. Sizi bilmem ama ben seneye Mango reklamlarında Laetitia Casta’yı görmek isterim.

Mango 2009 yaz koleksiyonu reklamlarında göze çarpan parçalar yelekler, otantik elbiseler, fırfırlı bluzlar, ekose gömlekler…

penelope-cruz-mango6penelope-cruz-mango2penelope-cruz-mango4

penelope-cruz-mango7penelope-cruz-mango5penelope-cruz-mango3

2009 Yaz Modası Maxi Elbiseler

maxi-elbiseler

maxi-elbise-modelleri1

maxi-elbise-modelleri2

maxi-elbise-modelleri3

maxi-elbise-modelleri4

Maxi elbiseler 2009 yazının da vazgeçilmezleri olacak. Sıcak havaların yaklaşmasıyla maksi elbiseler giyilmeye başlandı bile. Haftasonu Akaretler ve Nişantaşı’nda birçok kişiyi elbiselerle gördüm. Fotoğraflarda görmüş olduğunuz maxi elbise modellerinin markalarına bu adresten bakabilirsiniz.

Hafta sonu Fulya’daki Beymen serisonu mağazasını ikinci defa gezme fırsatı buldum. Dünya markalarının ürünlerini bulabileceğiniz bir outlet. Guess, Chloe, Dolce Gabanna, Marc Jacobs, Miu Miu, Gucci, Armani ve Gap gibi daha birçok markanın ayakkabısından tutunda elbisesine kadar birçok ürünü mevcut. Fiyat ortalaması sezona nazaran indirimli. Fiyatlar ise 150TL ile 3.000 TL arasında değişiyor. Özellikle ayakkabılarda büyük indirimler var. Ünlü markaların ayakkabı fiyatları 250TL’den başlıyor.

Meyvesi cildinizi güzelleştiriyor, çiçekleri ellerinizi yumuşatıyor, yaprakları yaralara iyi geliyor.

Artık "yabani" meyve olmaktan çıktı. Bir çok çiftlikte ıslah edilmiş yabani böğürtlen tarlalarına rastlayabiliyoruz.. Sayısız yararları keşfedildikçe artık kapalı kutularda suyu da satılmaya başlandı. Çünkü Özsuyunda organik asitler, mineraller ve vitaminler bulunan bir meyve böğürtlen.

Hafızaya da iyi geliyor. Yaprağından yapılan çay ağız yaralarını iyileştiriyor. Kanı temizleyici etkisi de var. Suyu aynı zamanda ishalleri geçirmede faydalı.

Çiçeklerinden el losyonu elde edin

Herbalist Tarkan Güveloğlu, antioksidan zengini bir meyve oldugunu söylüyor Böğürtlenin. Cildi güzelleştiren bir meyve olduğuna dikkat çekiyor.. İçinde çok fazla miktarda C vitamini bulunuyor.

Çiçekleri kaynatıldığında güzel bir vücut ve el losyonu elde ediliyor! Öte yandan meyvesi canlılık veriyor. Zindelik kazandıracak yegane meyvelerden biri.

Damar sağlığına da olumlu etkisi var. Zayıflama sürecine girenler de yemeli bu yemişi. Kan şekerini etkilemiyor çünkü! İçeriğindeki doğal sekerler sayesinde kan şekerini dengede bıradan bir özelliği var…

Yaprakları cilt yaralarına iyi geliyor

Tarkan Güveloğlu, bu mucize bitkinin boğaz enfeksiyonlarına ve yaralara da iyi geldiğini söylüyor. Yara iyileştirici etkiye sahip. Şu mevsimde yavaş yavaş taze yapraklarının çıktığını belirtiyor.

Böğürtlenin körpe yapraklarını toplayın. (lapa haline getirin) Bu lapayı ciltte yara olan bölgeye sürebilirsiniz.

Madam Figaro dergisi Kasım sayısında Kardiyolojide uzmanlaşmasına rağmen kariyerini tıbbın en sevdiği alanı olan medikal estetikte devam ettiren Cansel Yeni’ye yer verilmiş. Güzellik kavramını açıklama şeklini sevdiğim ve cilt bakımı hakkında önemli bilgiler verdiği için röportajının bir kısmını sizinle paylaşmak istedim:

Madam Figaro: Kliniğe gelen kadın ve erkekler nasıl bir psikolojik durumda oluyorlar?

Cansel Yeni: Kadın ya da erkek kapıdan giriyor, morali bozuk, kendinden memnun değil, kendiyle barışmaya ihtiyacı var. Cildinin daha temiz, daha parlak olduğunu, kırışıklıklarının biraz daha azaldığını gördüğünde bu o kişi için bir tür terapidir. Birçok kadın aynaya baktığında kendini genç görmek istiyor. Bu kötü ya da karalanacak bir şey değil. Bir sokaktan geçtiğinizde eğer o sokak bakımlı ve hoşsa bayılıyorsunuz ama bakımsız bir sokaksa, isterse şehrin en güzel yerinde olsun bir daha o sokaktan geçmek istemiyorsunuz.

M.F. : Ama hep 30 yaşında görünemeyiz. Genç görünme arzusunun da bir sınırı olması gerekmez mi?

C.Y. : Bu patolojik bir durum. Bundan biz de korkuyoruz. Bazen duyarsınız: Filanca kişi gençlik hastalığına tutulmuş diye… Bu durumlarda risk altında olan kişiler aslında doktorlar. Böyle bir hasta geliyor ve sürekli onu daha genç göstermenizi bekliyor. Artık isteklerini yapmadığınız ya da yapamadığınız zaman sizden daha kötüsü yok. Bu grup hasta bizim en korktuğumuz ve uzak durmaya çalıştığımız hasta grubu. Güzellik ve gençlik sonsuza kadar devam etmiyor. İnsanın bir süre sonra kendini zamana bırakması gerekiyor.

M.F. : Gelen her hastayı kabul ediyor musunuz?

C.Y. : Hasta konusunda çok seçiciyim. Herkese her şey yapılmaz. Güzellik o kadar kolay alışılan bir şey ki… Benim işim gelen hastanın dış görüntüsünü düzeltmek. Ama bunu hastanın kendisi için yapıyorum. O mutlu olsun diye. Yoksa çevresi ya da eşi için kendini değiştirmek, genç görünmek isteyen hastalarıma, karşı tarafın bu değişime kısa sürede alışacağını ve artık bunun bir anlamı kalmayacağını anlatıyorum. İnsanları etkilemek için güzellikten çok kişilik önemli. Siz estetik yaptırıp, güzelleşip bütün gün evde oturuyorsanız, alışveriş yapmaktan başka bir uğraşınız yoksa karşı tarafı etkilemeniz çok zor. Tabii ki kendinizi bırakmayacaksınız, fiziğinizle, kendinizle ilgileneceksiniz. Yoksa kendinize olan saygınızı kaybedersiniz ama her şeyin dış güzelliğe bağlı olduğunu da düşünmemek gerekiyor.

M.F. : Cildimizin genç ve kaliteli kalmasını sağlamak için neler yapmamız gerekiyor?

C.Y. :Temiz ve sağlıklı cilt güzelliğin en temel unsurudur. Bana gelen hastaların güneşe çıkması yasak. İnsanlar hep yanık tenin daha hoş göründüğünü düşünürler. Oysa bu doğru değil. Tarih boyunca güzelliği ortaya çıkaran beyaz ten rengi kabul edilmiş. Yanık ten aslında cilt isyanıdır. Cilt o kadar çok bağırıyor ki beni kurtarın diye, alttaki pigmentlerini kendini korumak için dışarıya yolluyor. O pigmentler dışarıya çıktıkça nedense insanlar güzel olduklarını düşünüp seviniyorlar. Elbette ilk bronzlaşma anında cilt gerilir, parlar çünkü cildimiz ödem toplamıştır. Sonra ciltte yavaş yavaş ince kırışıklıklar ortaya çıkar. Bir insan cildini bozmuşsa onu düzeltmek çok zor. Tabii ki her insanın birkaç tane lekesi olabilir ama korkunç bir güneş yanığı ve her yeri lekeler içindeki bir cildi düzeltmek çok zor.

M.F. : Cilt sağlığını korumada yaşam düzeni ve uyku düzeni ne kadar önemli?

C. Y. : Karanlık odada kaliteli bir uyku büyüme hormonu salgılanmasını sağlıyor. Her gün 10 saat uyurum. Cumartesi öğleden sonra eve giderim ve pazartesi sabahına kadar evde meyve yerim. Böylece bir tür detoks yapmış oluyorum. Spor da çok önemli. Özellikle menopoz çağına gelen kadınların kemik yapılarının düzgün olmasında pilatesin büyük yararı var.

M.F. : Cilde dışarıdan nasıl bir bakım uygulamak gerekir?

C.Y. : Bir doktor olarak cilde 20 – 30 farklı ürün sürülmesine karşıyım. Hastalarıma tek bir nemlendirici kullanmalarını öneriyorum. Bu nemlendiricide kişiye özel, cildin neye ihtiyacı varsa ona göre seçilmiş olmalı. Kozmetik sektörünün çok içinde biri olarak göz, dudak, boyun için ayrı, gece gündüz için ayrı kremlerin kullanılmasını yanlış buluyorum. Gözaltı biraz hassas bir bölgedir, çok yağlı krem kullanılamaz. Ama aynı şey tüm cilt için de gerekli. Cilt için yağ değil nem önemli. Yağ dediğimiz şer parafindir ve bu da cildin gözeneklerini kapatır. Nem cilde bir bariyer oluşturur ve bu bariyer cildin dış etmenlerden korunmasını sağlar. Dışarıdan verilen nemin cilde öyle aman aman bir katkısı olmaz. Önemli olan bol su içerek cildin ihtiyacı olan nemin içeriden sağlanmaktır.

M.F. : “Şu kremi sürdüm göz etrafımdaki kırışıklıklarım açıldı” derler bu mümkün müdür?

C.Y. : Bunun bir mantığı yok. Krem kırışıklıkları açacak kadar cildin alt tabakalarına işliyorsa beraberinde tozu ve kiri de götürüyordur. Cilt o kadar kendini koruyan bir organ ki dört ayrı tabakadan oluşuyor. En üstteki tabaka ölü tabakadır. Bu ölü tabakaya krem sürmek sadece cildin daha parlak olmasını sağlar. Yoksa cildin yapısını etkileyemez. Çok yağlı bir krem kullanırsanız, bu tabakadaki gözenekler kapanır ve cilt kendi yağını dışarı atamaz ve akneler oluşur.

M.F. : Cildi temizlerken nelere dikkat etmek gerekir?

C.Y. : Cildin kendi PH’sı var. Gün içinde cildiniz bazen yağlanır. Burada cilt PH dengesinin bozulduğunu fark eder ve yağlanarak bu dengeyi geri sağlar. Cilt kendine has bir asit – baz dengesinden oluşuyor ve bu denge bakterilerin oluşumunu engeller. Cildinizi normal el sabunlarıyla yıkadığınızda bu dengeyi bozarsınız. Bu denge bozulursa cildin bir kısmı kurumaya başlarken T bölgesi dediğimiz alın, çene ve burun da yağlanmaya başlar. Bunun nedeni cildin kuruyan alanları kendi kendine nemlendirmeye çalışmasıdır. Bu nedenle sabah uyandığınızda burnunuzdaki yağı tüm cildinize yayın ve cildinizi sonra yıkayın. Bu sizin doğal nemlendiricinizdir. Biz bozmadığımız takdirde cilt kendi kendini düzenleyecek yetenektedir.

M.F. : Botoks gerçekten mucize bir buluş mu?

C.Y. : Botoks kendi başına bir işlem. Yaptığım ve gördüğüm hastalara baktığımda botoksun en kolay ulaşılabilir güzeliği sağladığını görüyorum. Çünkü botoksta aslında hiçbir şeyi değiştirmiyoruz, yüzün doğal şeklini bozmuyoruz. Aynı kalıyorsunuz ama daha genç görünüyorsunuz. Önemli olan botoksun doğru uygulanması. Cildin esnekliğini korumak gerekiyor. Fazla uygulatıp cildi gereğinden fazla gererseniz o zaman yapay durur. Botoks ile üç ay sonra eski halinize dönersiniz. Doğru ellerde botoks sadece kırışıklıkların arasını açmak için kullanılır, yoksa bir mimiği değiştirmek için değil.